Doğrusu, şaştım kaldım.

 

Hem zamanlamaya, hem de tepki yokluğuna.

 

İsrail’in Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı öldürdüğü gün, genel merkezi Filipinler’in başkenti Manilla’da bulunan Asya Kalkınma Bankası kısa bir açıklama yaptı: “İsrail’in bankamıza tam üyelik talebi kabul edilmiştir.”

 

Banka’nın Guvernörler Kurulu, zaten 2022 Nisan’ında İsrail’in üyeliğini sessiz sedasız onaylamıştı. Aşağıda anlatacağım; Guvernörler Kurulu, üye ülkelerin hepsinin temsilcilerinden oluşuyor. “Hepsi” sözcüğü veya tanımı önemli; bakalım şapkadan ne çıkacak.

 

Konumuza dönelim. Biraz tarihçe:

 

Asya Kalkınma Bankası 22 Ağustos 1966’da kuruldu. Amacı, kredi ve teknik destek sağlayarak Asya ve Pasifik ülkelerinin ekonomik ve sosyal gelişmelerine yardım etmekti.  Bölgeyi yoksulluktan kurtarmaya, insanların yaşam kalitesini yükseltmeye odaklanmıştı. Günde 1,9 dolar gelirle yaşamaya çalışan 1,9 milyar insana nefes aldıracaktı.

 

Dünya Bankası’nı model alan Asya Kalkınma Bankası, tıpkı onun gibi üye ülkelerin oy ağırlığını sermayeye yaptıkları katkıya göre belirliyor. En yüksek oy oranı Japonya’nın. Onu ABD, Çin, Hindistan ve Avustralya izliyor.

 

Gelelim bankanın yapısına. Günümüzde 69 üyesi var. İsrail, 70’inci üye oldu. Bu üyelerin 49’u bölgeden, İsrail ile birlikte 21’i ise bölge dışından.

 

-Asya-Pasifik bölgesi üyeleri: Afganistan, Ermenistan, Avustralya, Azerbaycan, Bangladeş, Bhoutan, Birmanya, Brunei, Kamboçya, Çin, Cook Adaları, Güney Kore, Fiji, Gürcistan, Hong-Kong, Hindistan, Endonezya, Japonya, Kazakistan, Kırgızistan, Kribati, Laos, Malezya, Maldiv Adaları, Marshall Adaları, Mikronezya, Moğolistan, Nauru, Nepal, Yeni Zelanda, Özbekistan, Pakistan, Palaos, Samoa, Singapur, Sri Lanka, Tayvan, Tacikistan, Tayland, Doğu Timor, Tonga, Türkmenistan, Tuvalu, Vanuatu, Vietnam.

 

-Asya-Pasifik bölgesi dışından üyeleri: Almanya, Avusturya, Belçika, Kanada, Danimarka, İspanya, ABD, Finlandiya, Fransa, İrlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Portekiz, Norveç, İngiltere, İsveç, İsviçre, Türkiye… Ve şimdi de İsrail.

 

Beni şaşırtan şu; Gazze savaşının Lübnan’a yayıldığı, bombardımanların sadece Hizbullah komuta kademesinden değil sivillerden de binlerce kişinin ölümüne yol açtığı günlerde İsrail’in Asya Kalkınma Bankası’na üyeliğinin kabul edildiğine ilişki resmi açıklamanın tam bir tepkisizlikle karşılanmış olması. Herkesin, tüm devletlerin üzerine mi ölü toprağı serpildi.

 

---

 

Ah, unutmadan…

 

İsrail, Türkiye’nin üye veya partner olduğu şu kuruluşlarda ve örgütlerde de yer alıyor:

 

-NATO: Girin NATO’nun internet sitesine ve okuyun:  “İsrail, NATO’nun partner statüsüne sahip ve askeri işbirliği alanında çok sıkı ilişkiler kurmuş durumda.

 

-OCDE (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü): İsrail bu örgüte 2010’da 33’üncü üye olarak katıldı. OCDE’nin günümüzde Türkiye dahil 38 üyesi var.

 

-CERN: İsrail 24 üyei bu örgüte 2014’te olarak katıldı. Türkiye hala gözlemci statüsüne denk gelen partner olarak sayılıyor.

 

-Avrupa Birliği: Burada Türkiye sadece “Tam üyeliğe ehil aday” olarak gösterilirken, İsrail imtiyazlı bir partner konumuna sahip.

 

-Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası: Türkiye’nin şu sıralar Guvernörler Kurulu Başkan Yardımcılı’nı yürüttüğü bu kuruluşa İsrail 1991’den bu yana üye.

 

---

 

Diyeceğim şu: Türkiye’nin üye veya partner olduğu birçok önemli siyasal ve ekonomik kuruluşta İsrail aynı havayı soluyor.

 

Ancak, İsrail-Filistin savaşının Lübnan’a sıçradığı ve Hizbullah lideri Nasrallah’ın öldürüldüğü gün Asya Kalkınma Bankası’ndan gelen açıklama tüy dikti.

 

Sizce de öyle değil mi?


YAZARIN DİĞER YAZILARI