Yunuslarla İlgili Bilmeniz Gereken 3 Şaşırtıcı Gerçek!

Yunuslar hiç kuşkusuz deniz memelilerinin en akıllıları. O kadar süredir gözlenmelerine rağmen, sürekli yeni özellkleri keşfediliyor.

 

Fenoreporter - Dış Haberler Servisi

 

İşte onlardan en şaşırtıcı 3 örnek…

 

1-Dişi ve erkek yunusların rolleri ve görevleri farklı:

 

Dişi ve erkek yunuslar arasında ilk bakışta bir fark göremeyebilirsiniz.  Ancak yunuslar bir yandan avlanıp öbür yandan av olmamak için erkeğe ve dişiye değişik görevler yüklüyor.

 

Dişi yunus genellikle grup halinde yaşıyor ve çocukların korunmasından ve rahatından sorumlu. Yavru yunuslar 5 yaşında yetişkin olmaya başlıyorlar ama ondan sonra da uzun yıllar anneleriyle birlikte yaşamaya devam edebiliyorlar. Bebek yunusların korunması için annelerin bir bölümü arlarında yardımlaşıyorlar, diğerleri  ise ava gidiyor.

 

Bebeklikten çıkmış bir yunus aile çevresini terkettiğinde, genellikle  yetişkin bekar yunusların oluşturduğu gruplardan birini tercih ediyor.  Böylece hem güçlü bir ittifak oluşturuyor, hem de üremek ve avlanmak için bir cephe kurmuş oluyorlar.  Genellikle bir dişinin yanında bir grup erkek yüzüyor. Dişiyi olası avcı hayvanlardan korumak için muhafız görevini üstleniyorlar. Çiftleşmedem önce, erkek yunuslar dişilerini etkilemek için denizin üstüne zıplayıp akrobasi hareketleri yapıyorlar.

 

2-Yunusların, insanlar gibi, gerçek dişleri var: Yunuslar aynı biçimde ve aynı boyda dişlere sqhip tek deniz memelileri. Bu tür diş oluşumu sadece sürüngenlerde görülüyor. Yunusların çenelerinde hepsi de sivri 80-100 arası diş bulunuyor.

 

3-Yunusların çıkardıkları tüm seslerin ağızlarından geldiği sanılıyor. Ama doğru değil; çünkü ses telleri yok. Çıkardıkları sesler aslında tek delikli burunlarından geliyor. Bu tek delikli burun ayrıca ona uykusunda  su altında kalma imkanı da sağlayan bir kas. Bu kası büzüp gevşeterek, ayrıca saldığı havayı kontrol ederek, kendine özgü sesler çıkmasını sağlıyor. Bu sesler bir “Tık”tan homurdanmaya, ıslığa kadar giden değişiklikler gösteriyor. Ne yazık ki, bilim insanları henüz bu farklı seslerin veya mesajların anlamını çözemediler.